Malezya iktidar partisi UMNO'nun Olağan Kurultayı öncesi düzenlenen Forum'dan |
- "Ülkede hayat
nasıl?" diye soruyorum karşımdakine. Kısa boylu, tıknaz, 40'lı yaşlarda
gösteren çekik gözlü muhatabım, tüm dişlerini görebildiğim yaygın gülüşüyle
cevabı yapıştırıyor: "Harika!"
- "Siyasi
durumlar?" diye sorarak şansımı deniyorum. "Her şey olağanüstü iyi.
Milletin birliği yeniden sağlandı." diyor aynı edayla...
- "Ya sokaktaki
sıradan insan?" diyecek oluyorum. "Herkes çok mutlu. Her bir
yurttaşımız çok sıkı çalışıyor" diyor şevkle.
- "Peki
lideriniz?" diye son bir umutla soruyorum. Pişmiş kelle gibi sırıtan
yüzüyle "Kendilerini çok seviyoruz. Hepimize kol kanat geriyorlar. Bize
babalık yapıyorlar." cevabını alınca tek bir kelime bile söylemeden
sırtımı dönüyorum, hızla uzaklaşıyorum oradan.
Akşam yemeklerinden... |
Aktardığım muhabbet, dün
Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da, Dünya Ticaret
Merkezi'ndeki bir kahve molasında geçti. Muhatabım Kuzey Kore'yi temsilen burada bulunan 2 delegeden biriydi. Delegelerin
her ikisi de Kuzey Kore Komünist Partisi
Merkez Komite üyesi. Kuzey Kore
gibi bir ülkeden gelip, yukardaki dört soruya yukardaki türden cevaplar
veriyorsanız sizle konuşacak bir konu kalmamıştır... Hele ki internet ve sosyal
medya sayesinde herkes herşeyi aynı anda öğrenebildiği bir dünyada!
+++++
Malezya Başbakanlık Ofisi'nden aldığımız özel bir davetle Kuala Lumpur'dayız. Bu hafta sonu
Malezya'yı 58 yıldır yöneten iktidar koalisyonu UMNO'nun Olağan Kurultayı var.
Kurultay öncesi, Davos benzeri uluslararası bir forum düzenlenmiş. Bu forum
başta olmak üzere çeşitli toplantılar ve görüşmeler için buradayız.
++++
UMNO Uluslararası
Forum'un ana teması Davos'tan ödünç
alınmış: Süper Connecte Olmuş Bir Dünya'da Ulus İnşa Etmenin Zorlukları.
Açıkça söylenmese de,
toplantılar başladığı zaman Forum'un temasının neden seçildiğini daha net
anlıyoruz. İktidar koalisyonu UMNO, genç seçmenler ile bağ kurmakta artık epey
zorlanıyor. Yaşlı kuşakların aksine dünyayla her an bağlı olan ve dünyadaki
değişim rüzgarlardan etkilenen gençler, liderliğini Enver İbrahim'in yaptığı
muhalif partilere yöneliyor.
Önde ortada, hemen önümde oturan Malezya Başbakanı Najib Abdul Rezak. |
Son seçimlerde bu eğilim
net olarak olarak ortaya çıkınca, Başbakan Najib
Abdul Rezak'ın partisi bu forumu organize etmeye karar veriyor. Maksat
dünyadaki iktidar partilerinin bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak. Bir yandan
internet ve sosyal medya özgürlüklerini sınırlamadan haberleşme denetimi
sağlamak. Diğer yandan olası sosyal patlamaları ve dış müdahaleleri zamanında
algılamak veya önlemek...
++++
Forumun uluslararası
kısmına 22 ülkeden çoğu iktidar partilerine mensup 127 politikacı katılıyor.
Davetlilerin çoğunluğunun Asya Pasifik
ülkeleri ile Müslüman ülkelerden
gelen politikacılar olduklarını anlıyoruz. Türkiye'den AKP davet edilmiş. Ama AKP, devam eden il ve ilçe kurultayları
nedeniyle bir yöneticini veya milletvekilini gönderememiş. Dış ilişkiler
biriminden genç bir akademisyen ile AKP Forum'da temsil ediliyor.
Uluslararası Forum'dan |
Biz Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği'ni (EAPC) temsilen buradayız. Ve şaşırtıcı olan şu ki, bizim dışımızda sadece iki
iletişim profesyoneli var.
Ortadoğu'dan Afrika'ya, Orta Asya'dan Uzak Doğuya kadar çeşitli ülkelerden katılan 20 civarında bakan,
çok sayıda milletvekili veya parti yöneticisi süper connected bir dünyada, gücü
elde tutmaya nasıl devam edebileceklerini anlamaya çalışıyor.
Kuzey Kore, Laos, Vietnam, Kamboçya, Çin gibi tek parti tarafından yönetilmekte olan
ülkelerden gelen delegeler bile aynı sorulara çare arıyor. Arap Baharı gibi öngörülemez ve tahmin edilemez sosyal patlama
riskleri ile nasıl başa çıkılabilir? Gençlik yeniden kazanılıp, toplum eskisi
gibi kontrol edilebilir mi? Dünyanın hemen her tarafında görülen toplumsal
gösteriler ile siber saldırı arasında bir bağlantı var mı?
Anlayacağınız, sosyal
medya sayesinde özgürleşen dünya siyasetçileri korkutuyor.
++++
Peki siyasetçiler bu
kadar çekinmekte haksız mı?
Düşünsenize; bugünün dünyasında
herkes biri akıllı telefon, diğeri tablet olmak üzere en az iki cihaz birden
taşıyor. Günün her anında bu cihazlarla birlikte ve bir çeşit bağımlı gibi
yaşıyoruz. Ve bu cihazları %80 oranında sosyal medya için kullanıyoruz. Hepimiz
her gün yatağa girmeden ve yataktan kalkmadan önce en az yarımşar saatimizi
Twitter, Facebook ve Pinterest gibi kanallarda harcıyoruz.
Çok açık ki, internet ve
sosyal medya, tek sesli toplumların ve tek tip yönetimlerin sonunu getiriyor.
Sosyal medya vatandaşların özgürlükler ve haklar yolunda seslerini
birleştirmesine ve yükseltmesine imkan sağlıyor. Dünyanın neresinde
yaşadığınız, hangi dinden, inanışdan, partiden yada organizasyondan olduğunuz
farketmiyor: Güç artık size geçiyor!
Dünyanın yeni gerçekliği
ve yeni normali artık bu...
++++
Artık dünyamız daha
küçük ve daha connected (birbirine bağlı). Ve şükür ki, hiç bir siyasi partinin
ve liderin gücü bu muazzam gelişmeyi durduramayacak. Birbirine bu kadar bağlı
yeni dünyada, kimsenin elinde iletişimi kökünden kesebilecek bir teknoloji yok.
Siyasetçinin paniği zaten bu yüzden!
Oysa akıllı siyasetçi
için yol belli: Aynı teknolojiyi ve araçları kullanarak vatandaşın her türden
sesine kulak vermek. Vatandaşının sesini kesmek yerine daha çok kulak vermek ve
daha fazla öğrenmek. Özgürlükleri yok etmek yerine, alabildiğine geliştirmek.
Ülke yönetimini ve hükümet etme süreçleri şeffaflaştırmak.
Çünkü, bizim
yöneticilerimiz henüz kabul etmese de, bugünün dünyasında "Demokrasi"
sadece sandıktan ibaret değil. Demokrasi aynı zamanda vatandaştan gelen farklı
tondaki seslere kulak vermek ve saygı duymak demek.
++++
Dün yaptığım iki
sohbetten öğrendiklerimizle bitirelim:
Forum'da ülkesini
temsilen konuşan Çin Teknoloji Bakanı
ile ayak üstü sohbetten algılıyorum ki, Çin hükümeti yolsuzlukla mücadele için
sosyal medyayı kullanmaya başlamış. Yapılan kamusal kampanyalarla Çin
vatandaşları sosyal medya aracılığıyla şahid oldukları yolsuzlukları bildirmeye
teşvik edilmiş. Proje başladığından bu yana henüz bir kaç ay geçmesine rağmen
muazzam sonuçlar elde edilmiş. Çinli Bakan "Belki tümden bitiremeyiz, ama
bu yolla yolsuzlukların toplumun canını acıtmasını hızla engelleyebiliriz"
diyor.
Malezya İletişim ve Teknoloji Bakanı ise sosyal medya aracılığı ile hükümet üyeleri dahil
politikacılara karşı "aptal", "salak" gibi küfür
ifadeleri kullanan vatandaşlarına karşı, değil dava açmak, en ufak bir negatif
iletişime bile yeltenmediklerini, tersine tümden yapıcı iletişim
sürdürdüklerini anlatıyor.
Darısı ülkemize!
+++++
Twitter/necatiozkan
Radikal, 26 Kasım 2014