Necati Özkan ve Seçim Zamanı

12 Ekim 2015 Pazartesi

Katliam kurbanlarına devlet töreni


TV ekranlarından, “Kanlı Cumartesi” sonrası cenazelerini alan perişan durumdaki ailelerin, sevdiklerini ebedi yolculuğa uğurladıklarına ilişkin görüntüler seyrediyoruz. Birbirinden habersiz onlarca aile, yurdun dört bir köşesinde acıyla sevdiğini kara toprağa veriyor.

Bir tarafta bu acılı görüntüleri izliyorum. Diğer tarafta devlet yetkililerinin ve siyasilerin tutumlarına bakıyorum. Bir yurttaş olarak umudumu yitiriyorum. Canım acıyor.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu acıları bir nebze paylaşmaya çalışıyor, cenazelere katılıyorlar ama ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan, ne bakanlar cenazelere sahip çıkıyor. 

Dahası, Türkiye tarihinin en alçak saldırısının olduğu noktaya, devleti temsilen tek bir görevli bile gidip acıları paylaşmaya, devletin mağdurların yanında olduğunu göstermeye yanaşmıyor. Devleti temsilen hiç bir üst düzey görevli ortada yok. Hatta ve hatta, Diyanet İşleri Başkanı bile…

PEKİ YA DEVLET TÖRENİ?

Bu ülke vatandaşlarının asıl perişanlığı budur. Sen bu ülkenin yurttaşı olarak, bu devlete her türlü vergini ver, en değerli yaşlarında askerlik görevini ifa et, senden oy istediklerinde git onları destekle ama barışçıl bir toplantıda bile can ve mal güvenliğini koruyamasınlar...

Devletin, Ankara Katliamı ile açılan yaraları bir nebze olsun sarabilmesi için sorumluları bulup cezalandırmanın yanı sıra yapması gereken birkaç görev var. Bunlar, hayatını kaybeden masum vatandaşlarını “Terör şehidi” kabul etmek, onların hatırasına bir “Devlet Töreni” düzenlemek ve tazminattır.

Tazminat konusunu yarına ayrıntılı şekilde yazacağım. Ama, hemen bugün bu ülkeyi yönetenlerin yapmaları gereken en acil görev kısa sürede bir devlet törenine karar vermektir. Cumhurbaşkanı ve başbakan bunu düşünemiyorsa, muhalefet partileri düşünmeli ve önermelidir.

Ülke tarihinin gördüğü en büyük terör olayının kurbanlarına karşı yapılacak bu tür bir tören, sadece acıları azaltmakla kalmaz, ülkenin birliğine de hizmet eder.

BAŞKA ÜLKELER TERÖR MAĞDURLARI İÇİN NE YAPIYOR?

Avrupa’nın en büyük terör olaylarından biri olan 11 Mart 2004 Madrid bombalı saldırılarında 200’e yakın kişi ölmüştü. Ulusal yas ilan edildi ve iki hafta sonra 24 Mart 2004’te ölenler için bir devlet töreni düzenlendi. Fransa Cumhurbaşkanı, Alman ve İngiltere başbakanları, ABD Dışişleri bakanı ve pek çok kral, devlet başkanı ve başbakanın yanı sıra dönemin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ve Devlet Bakanı Beşir Atalay da oradaydı.  ( http://www.zaman.com.tr/dunya_ispanyada-teror-kurbanlari-icin-devlet-toreni-basladi_29675.html )


Benzeri bir devlet töreni 7 Temmuz 2005 günü  bir dizi bombalı saldırıda ölen 52 kişi için de Londra’da düzenlendi.

Terör saldırılarında ölenlerin “Devlet töreni” ile anılması ve devlet adına özür dilenmesi pek ala mümkün. Devletler uzak geçmişlerinde yaptıkları için olduğu kadar, gayet yakın dönemlerdeki suç ve ihmalleri için de özür diliyor ve terör mağdurlarını devlet töreniyle anıyor. Örneğin 23 Şubat 2012’de Almanya bir Neonazi örgütünün 2000 – 2007 yılları arasında öldürdüğü 8’i Türk 10 kişi için başkent Berlin’de devlet töreni düzenledi. 

Başbakan Angela Merkel konuşmasında kurbanların ailelerinden özür diledi. Dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin başbakanı, yönettiği devletin doğrudan neden olmadığı ama, can güvenliğinden sorumlu olduğu yurttaşlarından, üstelik te göçmen yurttaşlarından özür diliyordu.

Bir devletin, ölen yurttaşlarını “devlet töreni” ile anması veya sonsuz yolculuklarına uğurlaması için ille bir terör olayının gerçekleşmesi de gerekmiyor. Bu yılın Nisan ayında, Almanya’nın Köln kentinde, bir ay önce Fransa'da meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybeden 150 yolcu ve mürettebat anısına da bütün protokolün katıldığı bir devlet töreni gerçekleştirildi. 

Tabii devlet töreni düzenlemenin de bir yolu yordamı var. Devletin, vatandaşlarına eşit bir şekilde sahip çıktığı, insanların acılarını gerçekten paylaşmaya hazır olduğunu göstermesi gerekir. Terör mağdurları için yapılan devlet törenlerinin siyasi şov ve istismara, devletin kendi kendini aklama ve yüceltmesine dönüşmesi de kabul edilemez. Örneğin İngiltere’de 2005’teki terör saldırılarından sonra düzenlenen devlet töreni bu açıdan bir hayli eleştiri almış. (http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2005/11/051102_pressreview.shtml)

Amerika Birleşik Devletleri’nde 11 Eylül saldırılarından sonra kurbanları anmak adına düzenlenen devlet töreninin büyüklüğü, o törene katılan dünya liderleri, sanatçılar vb. hepsi hafızamızda. Yine Boston’daki saldırıdan sonra düzenlenen devlet törenlerinin görüntüleri de aklımızda.

Yine Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ülkemizi temsilen bizzat katıldığı Paris’te yaşanan Charlie Hebdo saldırı sonrası Fransa’nın düzenlediği ve onlarca ülke devlet ve hükümet başkanının katıldığı devlet töreninin fotoğrafları hepimizin zihninde tap taze.

DEVLET DEVLETLİĞİNİ GÖSTERSİN

Bu devleti yöneten siyasi liderlere sesleniyorum: Acaba buna benzer bir saldırı kendi partinizin düzenlediği bir mitingde meydana gelseydi ne yapardınız? Veya size yakın sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği bir mitingde bunca can kaybı yaşansaydı, yine cenazelerin sessizce ve ortada devlet yokmuş görüntüsü içinde  gömülmesine  razı olur muydunuz? 

Yoksa, Diyanet İşleri Başkanı dahil tüm devlet zevatı acıların paylaşılmasına katkıda bulunur muydu?

Kararınız, yurttaş cenazelerini dahi ayırıp ayırmadığınız konusunda sizleri daha iyi anlamamıza yardım edecek.


Radikal, 13 Ekim 2015

Hiç yorum yok: