44 yaşındaki Küba asıllı ABD senatörü Rubio, Cumhuriyetçilerin gözdesi |
MARCO RUBIO’NUN AYAK SESLERİ
Kurban Bayramı tatilini de
kullanarak ziyaret ettiğimiz ABD’de, hem bazı meslektaşlarla toplantılar yapma
fırsatı bulduk, hem de çeşitli kesimlerin değerlendirmelerini doğrudan dinleme
imkanı bulabildik.
Temel olarak
anlamaya çalıştığımız şey, 2016
Kasımında ABD başkanlık
seçimlerinde nelerin olabileceğini kavrayabilmekti. Görünen o ki, her iki parti
içindeki ön seçim süreci hızlanıyor.
Bu yazıda Cumhuriyetçi
Parti’deki ön seçimleri değerlendireceğiz. Cumhuriyetçi kanatta 30’un üzerinde aday yarışıyor. Bunlardan Wisconsin Valisi Scott Walker ve eski Texas Valisi
(ve 2012 Başkanlık aday adayı) Rick
Perry gibi parti tabanından gelen bazı isimler, TV kanallarındaki 2. tur
münazaralardan sonra geçen hafta yarışı terketmek zorunda kaldı.
KİMLER ÖNDE
KOŞUYOR?
Yarışta en önde
giden isimler sırasıyla, işadamı ve emlak kralı Donald Trump, beyin cerrahı ve yazar Ben Carson, HP eski CEO’su Carly
Fiorina, Florida senatörü Marco
Rubio, Florida eski valisi Jebb Bush,
Texas senatorü Ted Cruz.
Başlangıçta apolitik
bir TV figürü olarak küçümsenen Donald
Trump etkileyici performansıyla tüm anketlerde açık ara önde gidiyor.
Kendi kanalındaki 2. tur münazaradan sonra CNN’in geçen
hafta yaptırdığı ankete göre adayların kamuoyu desteği
şöyle: Donald Trump % 24, Carly Fiorina % 15, Ben Carson % 14, Marco Rubio %11, Jebb Bush
%9, Ted Cruz %6, Michale Huckabee %6, Rand Paul % 4.
CNN'in anketi ile ilgili ek bilgiler için şu videoyu izleyebilirsiniz:
Saldırgan dili yüzünden dudak bükülerek izlense de Donald Trump pek çok Cumhuriyetçi seçmen tarafından ekonomiyi en iyi yönetecek aday olarak kabul ediliyor. Yasadışı göçmenleri “kulaklarından tutup ülke dışına atacağı” ve “Meksika sınırına yüksek duvarlar inşa edeceği” gibi lafları sözünü esirgemeden söylediği için aynı seçmenler tarafından beğeniliyor. Donald Trump’ın bu yarışı önde bitireceğine inanan önemli bir kesim var.
İLK 3 ADAY
DIŞARDAN
Yarışta önde koşan 3 aday adayı olan Donald Trump, Carly Fiorina ve Ben
Carson’un ortak özelliği, her üçünün de siyaset dışından geliyor olmaları. Carly Fiorina hem başarılı bir iş
kadını hem de iradesi güçlü bir lider. Siyahi aday Ben Carson ise iyi hem iyi bir doktor hem de iyi bir hatip.
Yaygın kanı, bu üç “harici” adaydan birinin Cumhuriyetçilerin başkan adayı olacağı
yönünde. Ama profesyonellerle tartıştığımızda bu yaygın kanının tersine durumların
gelişebileceğini de anlıyoruz.
Her ne kadar bugün bu üç isim önde koşuyor olsa da, Cumhuriyetçi Parti elitlerinin ve
delegelerinin, parti ideolojisine ve değerlerine yakın “içeriden” birini seçme
ihtimali az değil. Economist Dergisi’ne
göre, parti ruhu eninde sonunda bu yarışa müdahale edecek. Dergi, 1972
başkanlık seçimlerinde yaşanan bir örneği; parti dışından gelip önseçimi
kazanarak Demokrat Parti adayı olan George McGovern’in Nixon karşısında 50 eyaletin 49’unu kaybettiği tarihi fiyaskoyu, buna
kanıtı olarak gösteriyor.
KİM KAZANABİLİR?
“İçeriden” çıkabilecek
iki isimden biri Jebb Bush. Jebb Bush, eski bir ABD başkanının oğlu,
bir diğerinin kardeşi. Cumhuriyetçilerin eski Florida Valisi. Yani Jebb
Bush’un “Cumhuriyetçiliğinden” ve
“muhafazakarlığından” sual olmaz. Ne
var ki Jebb Bush heyecan yaratmayı
başaramadı. Tersine konuşmaları ve kişiliği çoğunlukla sıkıcı bulunuyor.
O halde, ilk üçteki “harici” aday adayından biri beceremezse, Cumhuriyetçi tarafta ipi kim göğüsleyebilir?
Bizim favorimiz Marco Rubio! Rubio, Küba’dan
Amerika’ya göç eden toprak sahibi bir ailenin 3 çoçuğundan biri olarak Florida eyaletinde doğmuş. Her iki
dedesi de Küba’ya İspanya’dan göç etmiş. Henüz 44
yaşında!
44 yaşında ama, tam 15 yıldır aktif siyasetçi. 1999’da
Cumhuriyetçi Parti içindeki önseçimi
ve ardından Ocak 2000’de Florida Eyaleti
Temsilciler Meclisi kısa dönem özel seçimini kazanmış. Bir başka ifadeyle,
henüz 29 yaşındayken ilk seçimini kazanmış.
30’unda önemli bir Demokrat adayı yenmiş.
Amerikan demokrasisinde seçimden zaferle çıkmak,
bizdeki örneklere pek benzemiyor. Bizde parti liderinin kazanabileceğiniz bir
yerden sizi aday göstermesi yeterliyken, ABD’de her bir oyu hak etmek zorunda
olduğunuz zahmetli bir seçim sürecinden geçiyorsunuz.
RUBİO: BİR SEÇİM
KAZANMA MAKİNASI
Marco Rubio bugüne kadar katıldığı her
seçimi kazanmış. Kasım 2000, 2002, 2004 ve 2006 seçimlerinde açık ara zaferler
kazanmış. 2002’de Florida Eyaleti Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi Grup Başkanı, 2005 yılında (34 yaşındayken) Florida Eyaleti Temsilciler Meclisi Başkanı seçilmiş ve bu göreve seçilen ilk Küba asıllı Amerikalı ünvanını elde
etmiş.
Rubio, Florida eyalet siyasetinde
10 yıl tecrübe
kazandıktan sonra Mayıs 2009’da ABD
Senatosu’na aday olmuş. Yine önce parti içi ön seçimi ve ardından 2010
seçimini kazanıp Florida’yı temsil eden iki senatörden biri olarak Washington’a taşınmış. Senato yarışında
Cumhuriyetçilerin aşırı muhafazakar
kanadı olan Çay Partisi (Tea Party)
Rubio’u desteklemiş. Rubio’nun bu
etkileyici yürüyüşü, adının 2012 ABD başkanlık aday adayları arasında geçmesini
de getirmiş ama o, Washington’da
tecrübe kazanmayı tercih etmiş.
Marco Rubio, önseçim sürecinde TV kanallarında yapılan tartışmalardan
güçlenerek çıkıyor. Gençliği, parti değerlerine bağlılığı, muhafazakar ideolojiye
hakimliği ve hitabet gücü etki yaratıyor. Göçmen kökeni Hispanik seçmenler konusunda avantaj yaratıyor. Tea Parti’ye yakınlığı, yarışı erken
terk eden “içeriden” adayların tabanının Rubio saflarına katılmasına yardım ediyor. Marco Rubio’nun
Demokratik Parti’nin muhtemel adaylarına karşı şansının olabileceği de
konuşuluyor. Böyle giderse, Beyaz Saray’da
bir “Kübalı” görmemiz mümkün
olabilir!
2007 Mayıs’ında Obama’nın kazanacağını ilk ilan
edenlerden biri olmuştuk. Bakalım, bir kez daha erken öngörümüz
tutacak mı? Bakalım Marco Rubio,
parti içi ön seçimleri ve ardından ABD
Başkanlık seçimlerini kazanabilecek mi?
Radikal, 2 Ekim 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder