Necati Özkan ve Seçim Zamanı

7 Mart 2011 Pazartesi

Azimli Bir Karşı-Evrimci : Erbakan

Erbakan bir karşı-evrimciydi.

Hayatını, Türkiye’nin toplumsal nizamını kendi inancı doğrultusunda değiştirmeye adamıştı. Ve bir insan hayatı için inanılması zor bir başarıya ulaştı.

İster sevelim, ister karşı olalım… İster onun yarattığı toplumsal düzenden rahatsız olalım, ister mutlu… Şunu bilmeliyiz ki Erbakan, çok partili demokrasi hayatımızda, en köktenci toplumsal dönüşümü hedeflemiş ve büyük ölçüde başarmış bir liderdir. Üstelik, farkettirmeden yapmıştır ne yaptıysa.

Hoca’nın başarısı, kişisel hikayesinin başlangıcında saklıdır.

Erbakan, dindar bir ağır ceza reisinin ortanca çocuğu olarak, Cumhuriyet’in 3. kuruluş yıldönümünde dünyaya gelir. Babası, Cumhuriyet’in hedeflediği toplumsal yapıya karşıtlığının bir ifadesi olarak ona “Dinin yıldızı” anlamında “Necmettin” adını verir.

Necmettin, Nizamettin ve Selahattin’in küçük kardeşi, Kemalettin’in ise abisidir. Özetle, babalarının oğullarına (ve tabi ki kızına) doğdukları günden itibaren çizdiği hedef nettir: Mütedeyyin ve muhafazakar bir hayat!

Necmettin Erbakan’ın aileden aldığı eğitim, Nakşi şeyhi Mehmet Zahit Kotku’dan aldığı eğitimle tamamlanmıştır. Erbakan’ın siyasi mücadelesi, hedefleri ve “Milli Görüş” vizyonu bu iki kaynaktan beslenmiştir.

40 yıl önce formülize edilen Milli Görüş vizyonu, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasından yola çıkmış bir büyük hayaldi. Amaç daha muhafazakar bir toplum inşa etmek ve yüzü daha doğuya dönük “Yeniden Büyük Türkiye”yi yaratmaktı.

Bugün, Erbakan’ın hayalinin en azından ilk bölümünün gerçek olmadığını kim söyleyebilir?

Çok değil, 20 yıl öncesiyle karşılaştırın bugünün toplumunu, bireyini… Göreceğiniz fotoğrafa inanamazsınız. Hele 40 yıl öncesiyle kıyaslarsanız… fark muazzamdır!

Örneğin, başı örtülü kadın oranı açısından toplum nereden nereye gelmiş! 41 yaşında evlenirken Erbakan Hoca kendisi bile başı kapalı bir eş bulamazken… Bugün kadınların, yeni yetişmekte olan genç neslin ağırlıklı bölümünün başı kapalı.

Bu büyük değişimin, tetikleyici gücü ve mimarı, aslen ve yanlızca Erbakan’dır. Bu süreçte Erbakan tek bir gün bile devrimci olmamıştır.

Hoca’nın vefatı duyulduğu ilk saatlerden beri, TV kanallarında bazı yorumlar yapıldı: “Hoca sayesinde bugünlerde Ortadoğu ülkelerinde görülen türden halk ayaklanmaları Türkiye’de olmadı. Hoca bu konuda emniyet sübabı oldu!” Bu yorumlar külliyen yanlıştır.

Devrim yapacak bir toplumsal tabana sahip olmadığını bildiği için, Hoca evrim yolunu seçmiştir. Bu yüzden sistem ve sistemin kurumları ne kadar üzerine gelirse gelsin, dik duramamış ve hep alttan almıştır. Hoca zamanın ruhunun ne olduğunun hep farkında olmuştur. Amacına ulaşmak için hiç acele etmemiştir.

Ne zaman ki, 90’ların sonunda gücünün arttığını hissetmiştir, ancak o zaman meşhur “Kanlı mı olacak kansız mı?” sözlerini sarfedecek cesareti kendinde bulabilmiştir. O zaman bile, 28 Şubatçılar postmodern darbeyi tezgahladıklarında, sessizce çekilme yolunu seçmiştir.

Toplumu sessizce değiştiren uzun dönemli bir projeyi uygulayarak, inanılması güç bir karşı-evrim gerçekleştiren Necmettin Erbakan’nın adı, bize göre azim kelimesinin dilimizdeki karşılığıdır. MNP, MSP, RP, FP, SP onun kurduğu partilerdir. AKP, HAS PARTİ ve Türkiye Partisi ise onun talebelerinin kurduğu partilerdir.

Bugün, toplum iki ana kampa bölünmüşse, merkez partilerin tapulu arazisine, dünün marjinal siyasi akımını temsil eden Milli Görüş partileri bina kondurmuşlarsa, bunun nedeni Erbakan’dır. Bugün seçmen kitlesinin yarısı onun ilkelerini kabul eden partilerinin takipçisi haline gelmişse, bunun nedeni Erbakan’dır. Üstelik, Erbakan dünyada “Siyasal İslam” henüz yokken, İran Devrimi daha ufukta bile gözükmezken tüm bunları yapmaya başlamıştır. Dahası var mı?

Özetle, Milli Görüş, modern zamanların en etkili karşı-evrim projesi olmayı başarmış bir siyasi akımdır. Ve ayrıca tüm dünyada bugün etkili bir akım haline gelmiş olan “Siyasal İslam”ın öncüllerindendir.

Kıssadan hisse: Hep söylüyoruz; siyaset çok önemlidir. Sadece, birileri başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı olabildikleri için değil. Sadece toplumsal kaynakların yeniden dağıtım merkezi olduğu için değil.

Aynı zamanda, toplumların onlarca yıllık geleceklerini şekillendiren en etkili ve yegane alan olduğu için de!