Necati Özkan ve Seçim Zamanı

20 Şubat 2011 Pazar

Liderlik ve Karar Anı


‘Lider olunmaz, lider doğulur’ görüşüne katılıyor musunuz?

Öyle örnekler var ki, bu görüşü geçersiz kılıyor. Başarmış insanların önemli bölümü hayatlarında belirli bir anda karar veriyorlar. Bir şey yapmaya, bir şey olmaya, bir şeyleri değiştirmeye... Ve o kararla, kendilerini donatmaya başlıyorlar. Liderlikleri, o kararı aldıklatan sonra şekillenmeye başlıyor.

“Lider olunmaz, lider doğulur” demek, insanlara “Boş yere lider olmaya çalışma! Eğer tanrı vergisi bir yeteneğin varsa, annenden babandan genlerinle bir şeyler almışsan lider olabilirsin. Yoksa olamazsın.” demektir ki bu, insan doğasına uygun değil.

İnsanlar isterlerse her şeyi yapabilirler. Yeter ki odaklansınlar, yeterince zaman ayırsınlar; yeterince çalışıp, emek harcasınlar, terlesinler...

Kampanyasıyla dünyanın önemli liderlerinden biri haline gelen Barack Obama’nın kişisel hikâyesine baktığımızda da, bunu görürüz. Barack Obama; Amerika Birleşik Devletleri’ne başkan olmayı 20 küsur yıl önce kafasına koymuş. “Babamdan Hayaller” isimli bir kitabı var, biliyorsunuz, ilk kitabı. Daha senatör seçilmeden önce yazdığı, best seller olmuş bir anı kitabıdır. Kitabı okuduğunuzda anlıyorsunuz ki, henüz üniversiteyi bitirdiği günlerde, dolgun maaşla saygın bir yerde çalışmaktansa, toplum gönüllüsü olmayı tercih ediyor.

Yılda 40.000- 50.000 dolar maaşla, gayet konforlu bir hayat yaşamaktansa, Chicago'da yoksul insanların yaşadığı bir semtte, toplum gönüllüsü olarak çalışmayı tercih ediyor. Ve orada bir kiliseye bağlı olarak, kiliseden medet uman fakirlere, çaresizlere yardım etmeye başlıyor. Karşılığında yılda aldığı toplam maaş sadece 11 bin dolar! Aslında iyi okumuş, kendisini yetiştirmiş parlak bir gençken, konforlu yaşamayı reddedip, toplumla ilgili bir iş yapmaya karar veriyor.

Nedeni Reagan’ın başkanlık yaptığı 80'li yılların Amerika’sı. O dönemde genç Obama’nın, Washington’un kirlenmiş olduğunu tespit etmiş olması, Washington’da ve ülkede kökten bir değişime ihtiyaç olduğuna inanması. Bunu o günden, daha okulundan yeni mezun olmuş bir delikanlıyken düşünüyor ve karar veriyor. Ve bütün hayatını ona göre yönlendiriyor.

Bu ve buna benzer pek çok hikâye insanların istedikleri takdirde, lider olabileceklerini ortaya koyuyor.

Bizim tarihimizde de vardır bu tip hikayeler. Atatürk’ün kişisel hikâyesi örneğin, benzeri bir hikâyedir. Genç Mustafa Kemal de, öğrencilik yıllarında kafasına koyuyor herşeyi. Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmekte olduğunun farkında olan bir arkadaş çevresinin de etkisiyle karar veriyor. Daha askeri öğrenciyken gizli bir yapılaşma kuruyor. İçeri giriyor, tutuklanıyor, sonra çıkıyor...

Bütün bu örnekler, genç yaşlarda belirli bir hedefi kafaya koymuş bir insanın, zaman içinde kendisini eğitmesiyle, biriktirmesiyle, donanımını arttırmasıyla lider olabileceğinin inkar edilemez kanıtları. Yüzlerce örnek verebilirim.

Benim temel inancım, “lider doğulmaz, lider olunur” şeklinde. Elbette ki genetik faktörlerin, anne babamızdan aldığımız özelliklerin, kolaylaştırıcı bir yanı var. Ama karar verip kendinizi eğitmiyorsanız, kendinize hedef koymuyorsanız, lider olabilmeniz söz konusu değil.

Aslında hayatın bütün alanlarında durum böyledir. Hangi iş koluna bakarsanız bakın, başarı hikâyelerinde aynı şeyi görürsünüz: Hepsinde bir karar verme anı vardır. Başarı, o karardan sonra mümkün olur.

Çünkü karar anı dediğimiz anlar, özünde vazgeçme anlarıdır. Örneğin zengin olmaya karar veriyorsanız, uzun saatler boyunca çalışmanız gerekecektir. Ailenizle zaman geçirmekten, sosyal hayatınızın bir kısmından, keyifli zamanlardan vazgeçmeniz gerekecektir. Ve daha fazla çalışmanız gerekecektir. Herkes saat dokuzda işe gelirken, siz saat yedide işe başlayacaksınız. Herkes saat altıda işten çıkarken, siz gece on birde-on ikide işten çıkacaksınız.

Hayatınızın belli bir bölümünden feragat edeceksiniz ki, bir şeyler biriktirebilesiniz.

Biriktirmekten kastım, sadece para biriktirmek değil. Entelektüel birikim. Hangi alanda lider olmaya karar verdiyseniz, o alanda bir entelektüel birikim yapmanız lazım. İşte o entelektüel birikim, karar anından sonra ortaya çıkabiliyor.

Karar anının nedenleri, nasılları kişiden kişiye değişebilir. Ama önemli olan an, o andır. Bir şey olmaya karar vermek. En iyi piyanist olmaya karar vermek... En iyi süt fabrikasını kurmaya karar vermek... Bir partinin başına geçmeye karar vermek... Bir toplumsal hareket başlatmaya karar vermek... Bir ülkenin bağımsızlığını organize etmeye karar vermek gibi.

Bu ve buna benzer kararları verdiğiniz andan itibaren, liderliğiniz başlıyor demektir. O andan sonra, sizin herkesten daha çok çalışmaya ve zamana ihtiyacınız oluyor. Her şey bu iki şeyle ilgili. Bir karar, iki zaman!

Sevinç Engin ile “Liderlik” kitabı için yapılan söyleşiden, Ocak 2011, Istanbul

Hiç yorum yok: