Necati Özkan ve Seçim Zamanı

1 Ocak 2015 Perşembe

Üstümüzden 2014 geçti

Dün yakın tarihimizin en çalkantılı yılını geride bıraktık. 2014, sadece yakın tarihimizin değil, muhtemelen 91 yıllık Cumhuriyetin en sıradışı yıllarından biriydi. 17 – 25 Aralık operasyonlarıyla zaten sıradışı bir yıla gireceğimiz anlaşılmıştı. Ama yolsuzluk soruşturmalarının hükümet tarafından sıradışı şekilde durdurulmasıyla, ülkede işler daha da sıradışı hale geldi.

Ocak – Mart arası sosyal medya vasıtasıyla yayınlanan tapelerden öğrendik ki, ülkemizde ki organize işler zannettiğimizden daha organizeymiş. Olan biteni online bir soap opera dizisi gibi izledik ve her gün bir bölümü yayınlanan tapeleri dinledikçe insanlığımızdan utandık.

2014’te sıradışı iki seçim birden yaşadık : % 90’lara varan sıradışı katılım oranıyla tamamlanan yerel seçimler ve ülke tarihinde bir ilk olan cumhurbaşkanlığı seçimleri.

Tüm bunlara bir de AKP ile Cemaat arasındaki büyük kapışmayı eklersek 2014’ün sıradışılığını daha net anlayabiliriz.
TÜRKİYE DEMOKRASİSİ DUVARA TOSLADI
2001 yılında yaşananlar Türkiye ekonomisi açısından ne ifade ediyorsa, 2014’te yaşananlar da Türkiye siyaseti için aynı şeyi ifade ediyor.
Nasıl 2001’de Türkiye ekonomisi daha fazla sürdürülemez bir noktaya gelip duvara tosladıysa, Türkiye siyaseti de 2014’te artık sürdürülemez bir noktaya geldi ve duvara tosladı. Neticede 2014 yılı itibariyle Türkiye’de demokrasi tam bir “illüzyona” dönüştü. Artık, bu ülkede özgürlüklerin değil yasaklamaların, devlete güvenin değil korkunun hakim olduğu, hukukun değil, keyfiliğin geçerli olduğu “görünüşte” bir demokrasiden bahsedebiliriz.
Bu öylesine aleni bir illüzyon ki tüm 2014 yılı boyunca, seçimlerden günlük hayata, medyadan hukuka kadar her tarafta yansımalarını gördük.
DEVLET VE SİYASET “RUTİN DIŞINA” ÇIKTI
Devlet ve siyaset Süleyman Demirel’in meşhur sözüyle “rutin dışına” çıktı, çıkarıldı. Cumhurbaşkanı dahil iktidarı elinde bulunduran güçler Anayasa’nın amir hükümlerine uymadıkları gibi, hukuku uygulaması gereken bürokratik makamlar bile artık hukuku sallamaz noktaya geldi. Gerek yerel seçimlerde, gerekse Cumurbaşkanlığı seçimlerinde, YSK, mülki idare ve medya, alenen işlenen hukuksuzlukları sadece seyretmedi, uygulayıcısı ve ortağı oldu.
Türkiye demokrasisinde, siyasetinde ve devlet yapısında açılan bu tahribatın tamiri onlarca yılı alacaktır.
2014’te Türkiye’de siyaset bir demokratik rekabet ve yarış alanından çok bir savaş alanı gibiydi. Taraflar ve destekçileri  “kavgada yumruk sayılmaz” psikolojisi içerisinde davrandılar. Bu psikoloji devlet kurumlarına, medyaya, siyasete güveni daha da aşındırdı ve geleceğe dönük karamsarlıkları artırdı.
Türkiye’de zaten aşırı bir kutuplaşma, siyasetin “kimliklere sıkışması” gibi bir realite vardı. 2014’te durum bunu da aşarak  “pozisyonlara sıkışma” noktasına geldi. Siyaset yapmak, içinde bulunulan kesimin aldığı taktik pozisyonları her ne pahasına olursa olsun savunmaktan ibaret bir şeymiş gibi algılanır oldu.
Oysa demokratik siyaset kimliklere, alınan taktik pozisyonlara değil, ilke ve değerlere, fikir ve projelere odaklanmayı gerektirir.
TEK İHTİYACIMIZ DEMOKRASİ VE UZLAŞMA
2015 seçimlerine giderken siyaseti normalleştirmek, toplumsal huzuru sağlamak, birleştirici, kaynaştırıcı, bütünleştirici olmak ve kendi çekirdek seçmeniyle tam anlamıyla barışabilmek yolunda atılacak adımlar bütün siyasi partiler açısından anlamlı ve değerli olacaktır.
Evet, siyasi kutuplaşma ve saflaşmanın tabanın konsolidasyonu açısından, oy getirme açısından avantajları var. Ancak bunlar sonsuza kadar elde edilebilecek avantajlar değil. Bu açıdan maksimum sınırlara ulaştık. Artık bu toplum daha fazlasını kaldıramaz. 
Evet, yüzlerce cana malolan maden kazaları, ölümlü inşaat kazaları, 6-7-8 Ekim, Cizre vb derinlemesine soruşturulması gereken olaylarla dolu olumsuzlukları geride bıraktık. Ama derin bir “ohh çekebilme” duygusundan henüz çok uzağız. Çünkü başta Kürt meselesi olmak üzere 2014 yılının çözüme kavuşturulamamış tüm sıradışılıkları bu yıl da hayatımızı etkilemeye devam edecektir.
Cıvataları yerinden çıkarılmış devlet sisteminin, her bir ferdi için adil yarış koşullarının ve umudun yok edildiği bu toplumun ihtiyacı olan tek şey; demokrasi ve uzlaşmadır. 2015’in bu konularda daha iyi bir günler getirmesini diliyoruz.
Radikal, 1 Ocak 2015

Hiç yorum yok: