Necati Özkan ve Seçim Zamanı

1 Mart 2009 Pazar

Sağ ve Sol Muhalefetin Durumu

90’lar boyunca liderlik, kirlenmişlik ve ekonomik krizler gibi çok çeşitli etkenlerle ülkemizdeki Merkez Sağ siyaset yok olup gitti. Siyaset boşluk tanımadığından bu boşluğu Milli Görüş geleneğinden gelen partilerin devamı niteliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi doldurdu.

Merkez Sol ise hem küçüldü, hem de tekleşti. 1990’larda SHP, DSP, CHP gibi üç parti birden varken, bugün hepsi -kurumsal olmasa bile- fiilen tek partiye dönüştü.

Neden böyle oldu?

CHP daha iyi bir siyaset sistematiği ve daha iyi bir Türkiye vaadi geliştirebildiğinden değil tabii. Değerler siyasetinin yarattığı gerilim iklimi bunu gerekli kıldığından. Çünkü gerilim iklimi iki büyük partinin işine yarıyor. Hem iktidar hem de anamuhalefet bu gerilimden kazanıyor.

Türkiye’de siyasete girebilmek; yerel veya ulusal siyasete aday olmak kişinin kendi iradesine bağlı olmayabiliyor. Ne kadar çok isterseniz isteyin parti yönetimi sizi aday göstermeyebilir veya aklınızda bile yokken sizi biryerleden bulabilirler ve seçime beş kala aday olabilirsiniz.

Ahmet Vefik Alp'i düşünün mesela! Seçime 40 gün kala DSP İstanbul Büyükşehir adayı oldu sürpriz bir şekilde. Böylesi bir durumda yapılabileceğiniz bir şey yok. Kazanma şanşınız sıfır!

Siyasetin dinamiği bunu gerektiriyor diyorlar. Nasıl olabilir ki? 29 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerin tarihi herkes tarafından 4 yıl önceden biliniyordu. Neden zamanında aday göstermez bu partiler? Bunun neresi siyasetin dinamiği? Bu dinamiğe demokrasi demek, hele hele parti içi demokrasi demek ne mümkün!

Eğer muhalefet partileri, parti içi demokrasiyi çalıştıramazlarsa, seçimlerden aylarca önce örgütleri ve seçmeni süreçlerine dahil edemezlerse iktidar yüzü göremeyecekler. Çünkü, iktidar partisi bu konuda onlarla kıyaslanamayacak kadar önde. Örgütü hep zinde. Seçimlere herzaman hazır. Ve seçmenle 365 gün ilişkide.

29 Mart için adaylara öneriler.
Negatif kampanya yapmasınlar. Toplumu germesinler. Ülke zaten son bir kaç yılda bir arada yaşama konusunda toleranssız bir iklime mahkum edildi, buna devam etmesinler ve pozitif kampanya yapsınlar. Rakiplerini eleştirmek yerine kendilerinin ne yapabileceklerini anlatsınlar ki seçmeni ikna edebilsinler.

29 Mart için seçmenlere öneriler:
Kendilerine yakın ama beceriksiz adaya oy vermektense, kendi kentlerini iyileştirebilecek adayı tercih etsinler. Değerler siyasetinin vaazettiği doğrultuda oy kullanarak hayatı iyileşmiş bir toplum yok; kalkınmış bir ülke yok. Ekonomik tercih yapsınlar.