Amerikan Başkanı Barack
Obama, ikinci dönemindeki ikinci yılını geride bıraktı. Amerika’nın bir
sonraki başkanını belirleyecek olan seçimler 8 Kasım 2016 günü yapılacak. Henüz
Amerikan medyasında çok yer almasa da, bu yılın ortalarına doğru partilerin
içindeki aday adaylarının yarışı kızışmış olacak.
Amerikan Başkanlık seçimlerinde, adaylar ve adayların
kimlikleri diğer demokrasilerden daha fazla bir etkiye sahip değil. Ama bu
ülkede başkanlık yarışı yaklaşık iki yıl sürdüğü için adaylar toplumun, medyanın
ve dünyanın gündeminde daha çok yer işgal ediyorlar.
Adına “Primary”
denen ön seçim süreci bir yılı aşan bir zamana yayılıyor. Bu süreçte,
partililer kendi partileri içinde yarışan adayları ve onların projelerini
yakından tanırken, seçmenlerin geri kalanı da, devam eden yarışı takip ederek, başkanlık
makamı için yarışacak olan müstakbel ismin yeteneklerini ve liderlik
becerilerini algılamış oluyor.
Şu günlerde Amerikan siyasi sisteminin iki egemen
partisi içinde yarışacak isimler ile ilgili tahminler ve yorumlar başlamış
durumda. Geçen hafta ülkenin batı kıyısına yaptığımız ziyarette gördük ki,
kimlerin aday adayı olacağı konusu yeni bir “iş alanı”na dönüşmüş durumda. Örneğin senelerdir siyasi partilere
ve adaylara kampanya danışmanlığı ve teknolojik altyapı hizmetleri sunan
Washington merkezli bir şirket, “Predictit.com”
isimli online bir bahis sitesi açmış. Siteye girip kimlerin hangi partide
yarışacağı üzerine bahse girip, para kazanabiliyor veya kaybediyorsunuz.
Her ne kadar bir bahis sitesi gibi görünse de, site
aslında muazzam bir online öngörü sitesi. Sitenin sağladığı veri, siyasi
partiler için bir hazine aslında. Resmi olarak yarışa henüz başlamamış
adaylardan diğerlerine göre yüksek beklenti yaratanların şansı muhakkak ki daha
yüksek olacak.
Yeni bir
“Bush – Clinton Savaşı”na doğru
Sitede bahis oynayanlar, bu yazının kaleme alındığı dün
itibariyle Demokrat Parti tarafında Hillary Clinton’a %79, Elizabeth Warren’a %14,
Martin O’Malley’e %13, Joe Biden’a %10,
Jerry Brown’a % 6 şans tanıyorlar.
Cuhuriyetçi Parti tarafında ise Jeb Bush’a %43, Scott Walker’a %40, Rand Paul’e % 29, Marco
Rubio’ya %25 şans tanınıyor.
Özetle bahisçiler Hillary
Clinton’un Demokrat Parti, Jeb
Bush’un ise Cumhuriyetçi Parti içinde ipi göğüsleyeceklerini öngörüyorlar. Eğer
bu öngörü gerçekleşirse, bu yılın sonlarından başlayıp, gelecek yılın 8 Kasım’ına
kadar Amerika ve dünya yeni bir Bush –
Clinton savaşına sahne olacak demektir.
Çeyrek yüz yıllık
kutuplaşma
Baba George Bush’un ABD başkanı seçilmesiyle başlayan
Bush ve Clinton aileleri arasındaki mücadele, Amerikan siyasi tarihinde görülen
en derin kutuplaşmanın hem nedeni hem de sonucu gibidir.
1989 yılında George Bush’un dönemiyle başlayan Cumhuriyetçilerle –
Demokratlar arasındaki kutuplaşma, 1990’ların sonunda kendi kuşaklarının en
ileri görüşlü liderleri olan Bill
Clinton ile Newt Gingrich
arasında düşmanlık düzeyine ulaşmıştı. Bill
Clinton’un iki dönem süren başkanlık dönemi, Cumhuriyetçilerin sadece Amerika’da
değil, tüm dünyada hegemonya kurma planları yapmalarına neden olmuştu.
Oğul Bush’un 2000 yılında kardeşi Jebb Bush’un vali olduğu Florida Eyaleti’nin oylarıyla tartışmalı
şekilde başkan seçilmesiyle Cumhuriyetçilerin fikri liderliği Gingrich gibi sağ entelektüellerden,
Senator Rick Santorum gibi
ideologlara ve Karl Rove gibi Makyavelistlere
geçmişti. Artık Amerika’da hem Demokratlara ve hem de dünyaya karşı her türlü savaş
aracını kullanmaya and içmiş bir yönetim vardı. Gerçekten de “Yeni muhafazakarlar” (Neoconlar), iki
dönem süren W. Bush dönemi boyunca
içerde ve dışardaki muhalifleriyle savaşmak için ellerinden gelenleri artlarına
koymadılar.
2008 yılında Barack Obama’nın seçimleri kazanmasıyla ülkeyi yeniden
birleştireceği umut edilmişti. Ama, Cumhuriyetçiler ve Çay Partisi bu dönemde Obama yönetimini iş yapamaz hale getirmeye
odaklandı. Ne Obama’nın pasifist yöntemleri, ne de Hillary Clinton’un
Dışişlerinde uyguladığı açıklık politikaları durumu düzeltmeye yetti.
Anlaşılan o ki, Hillary
Clinton ile Jeb Bush 2016
Başkanlık yarışında kendi partilerinin adayı olmayı başarırlarsa, 26 yıldır
ülkenin siyasi hayatında egemen olmayı başaran bu iki ailenin çekişmesinde yeni
bir evreye geçilecek.
Peki kim
kazanmaya daha yakın?
Sitedeki bahisçiler “Beyaz
Saray yarışını hangi parti kazanır” sorusuna % 64 Demokrat Parti, % 53 Cumhuriyetçi
Parti diye cevap veriyorlar.
Ama aynı aynı kişiler, “2016 Başkanlık yarışını kim kazanır?” sorusuna % 57 Hilary
Clinton, %40 Jeb Bush diye cevap
veriyor. Mevcut Başkan Yardımcısı Joe Biden’a şans tanıyanların oranı ise
sadece %10.
Durum özetle buysa, Hillary Clinton’un
2016 başkanlık yarışının en favori ismi olduğunu şimdiden ilan etmemiz mümkün.
Önemli olan, Bayan Clinton’ın gençleri, umutsuzları, kaybedenleri ve Latin Amerikalılardan Asyalılara kadar göçmen kökenli seçmenleri
motive edecek bir kampanyayı başarıp başaramayacağı. Eğer başarabilirse
dünyanın en güçlü demokrasisinde, 30 yıl içinde Bush soyadlı ikinci başkandan
sonra, bu kez Clinton soyadlı ikinci başkan iktidara gelecek.
5 Şubat 2015, Radikal